dua ve insan
Dua… İnsanın Rabbine söylediği en sessiz cümle, en gür haykırış. Dua, kelimelerin ötesinde, insanın varlığını Yaratan’a sunduğu bir teslimiyet mektubudur.
Çünkü dua, insanın acziyetinin itirafı, sonsuz kudrete boyun eğişidir. Dua eden insan, kendi varlığının hududunu bilir; dua etmeyen insan, sınırlarını unutarak kendini sınırsız vehmeder. Tasavvuf literatüründe dua, yalnız dilin değil, kalbin de secdesidir. “Dua, kul ile Rabbi arasında gizli bir köprüdür. O köprüden geçen her kelime, her nefes, her gözyaşı, Allah’ın katında kaybolmaz.” Dua, insanın kalbini bir köprüye dönüştürür; köprünün bir ucu yeryüzüne, diğer ucu Arş’a dayanır. Dua eden insan, Arş’ın gölgesinde yürür. Tasavvufta dua, kaderi değiştirmez; insanı kaderin içine sabır ve tevekkülle yerleştirir. Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatinde dediği gibi: “Dua, Allah’ın ipine tutunmaktır; ip çekilmez, kul çekilir.” Dua, insanın kendini değiştirmesidir; çünkü dua, kabulden önce kulda bir dönüşüm başlatır. Hz. Mevlânâ’nın mesnevisinden de bu dersi çıkarırız: Dua etmek elzemdir. Çünkü dua, gelen kaderin değişimi değil, gelene karşı kalbin gücüdür. Yer, insan hayallerini, hayaller de yeri dönüştürür. Azebler Namazgâhı’nda edilen dualar, mekânın kalbini besler; mekân da o duaları taşıyarak insanın kalbini doyurur. Dua, insanı insan yapan en asli eylemdir. Çünkü dua, insanın kendisini ve Rabbini hatırlamasıdır. Dualar terk edildiğinde, insan da kendi kalbini terk eder. İmam Rabbani, Mektubat’ta şöyle der: “Dua, insanı Allah’a ulaştıran köprüdür. Dua kesilirse, köprü yıkılır; kulun yolu kesilir.” (Mektubat, I, 254.) Mahmud Es'ad Coşan Hoca Efendi de duayı hayatın nefesi olarak görmüştür. (Mahmud Esad Coşan, Güncel Meseleler-2) Dua, insanın Rabbine yönelttiği selamdır. Selamı kesen, kendini selamsız bırakır.
Sonunda insan anlar ki; dua, sadece bir isteme değil, bir olma hâlidir. İnsanın kendi hududunu bilip, hudutsuz Kudret’e teslimiyetidir. Dua, kalbin Allah’a açılan kapısıdır; o kapı kapandığında, insan karanlığa mahkûm olur. O yüzden dua, insanın aydınlığıdır. Dua, kelimelerden sessizliğe, sessizlikten Allah’a uzanan en sahih yoldur. Çünkü dua eden insan, konuştuğu her kelimeyle biraz daha susar; sustuğu her anda Allah’ı daha çok duyar.